15 Nisan 2013 Pazartesi

Milli Edebiyat Döneminde Tiyatro


Milli Edebiyat Döneminde Göstermeye Bağlı Edebi Metinler

İkinci Meşrutiyetin ilan edilmesiyle birlikte başlayan tiyatro çalışmaları Millî Edebiyat döneminde devam etmiş ve bu dönemde özel tiyatroların yanında ilk resmi tiyatromuz Darülbedâyi-i Osmânî 1914'te kurulmuştur. Modern tiyatronun bütün özellik­lerine sahip olan bu kurum, oyunculuğu bir meslek edinecek sanatçıları yetiştirmek için bir okul olarak düşünülmüştür. Ayrı­ca bu okulda, gelecekteki Türk operasının temellerinin atılma­sı da hesaba katılarak müzikli tiyatro eserlerinin oynanabilmesi için tiyatro bölümünün yanında bir de müzik bölümü olması ve tiyatronun iki koldan geliştirilmesi düşünülmüştür. Bu dü­şünceler doğrultusunda gerekli çalışmalar yapılmış, öğrenciler seçildikten sonra eğitime başlanmıştır. Fakat I. Dünya Savaşı'nın başlaması bu okullardaki eğitim çalışmalarını olumsuz yönde etkilemiştir. Hatta bu gibi olumsuzluklar yüzünden per­delerini ancak 20 Ocak 1916'da açabilmiştir. Bu tiyatroda sah­nelenen ilk eser ise Hüseyin Suad'ın "Çürük Temel" uyarlama­sı olmuştur. Bu oyunun ardından Halit Fahri'nin "Baykuş" adlı telif eseri sahnelenmiştir. Savaş koşulları Darülbedayi'nin çalış­malarını olumsuz yönde etkilemekle birlikte, çalışmalara aralık­lı olarak devam edilmiş ve bu kurum varlığını Cumhuriyetin ila­nından sonra 1926'da kurulan İstanbul Şehir Tiyatroları'na ka­dar devam ettirmiştir.

Darülbedayi'nin kuruluş amaçlarından biri de telif oyunlar yazılması konusunda yazarları teşvik etmektir. Çünkü bu döneme kadar yurdumuzda tiyatroya yeterli ilgi gösterilmemiş, bundan dolayı bu sanat dalıyla ilgili çalışmalar zayıf kalmıştır. Bunda genç yazarların daha çok hikâye ve romana ilgi duymalarının da önemli etkisi olmuştur. Sonuç olarak, teşvikler işe yaramış ve genç yazarlarımız 1915'ten sonra piyesler yazmışlardır. Bu yazarlarımız işe, hafif Fransız komedileri ile başlamışlardır. Da­rülbedayi'nin etkisi altında kalan yazarlarımızın büyük bir bölü­mü, hafif komediler ve vodviller yazmışlardır. Kimi sanatçılar ise şair olmalarından dolayı manzum dramlar kaleme almışlar, böylece Abdülhak Hamit'in temsil ettiği "manzum dram" gele­neğine yeniden dönülmüştür. Tiyatromuzun uzun bir geçmişi olmamasından dolayı, bu dönemde kaleme alınan tiyatro eser­lerinde teknik yönüyle mükemmelliğe ulaşılamamakla birlikte, söz konusu eserler dil ve üslupta doğallığı yakalamıştır.

Millî Edebiyat döneminde İbnürrefik Ahmet Nuri ve Müsahipzade Celal, sadece tiyatro türünde uğraş veren sanatçılar olarak dikkati çekerler. Bunların dışında dönemin tanınmış hikâye ve roman yazarları da tiyatroya ilgi duymuş, pek çok eser vermiş­lerdir. Şimdi de bu dönemde yazılan tiyatro eserleri ve yazarları hakkında kısaca bilgi verelim.

Türk edebiyatının tanınmış roman ve hikâye yazarlarından Re­şat Nuri Güntekin'in, oyunlarında genellikle sosyal konulara ağırlık verdiği, evlilik ve aile yapısıyla ilgili temaları işlediği gö­rülür. "Eski Şarkı, Hançer, Taş Parçası, Bu Başka Gece, Ba­lıkesir Muhasebecisi" bunlardan bazılarıdır.
Musahipzade Celal ise bu dönemde yalnızca oyun yazması ile dikkat çeken sanatçılardan biridir. Eserlerinin konusunu ge­nellikle Osmanlı tarihinden alır. Yazmış olduğu oyunlarda, çe­şitli dönemlerin yaşamını âdet, inanç ve anlayışlarını yansıtma­ya çalışmıştır. "Köprülüler, İstanbul Efendisi, Kaşıkçılar, Yedekçi, Atlı Ases, Aynoroz Kadısı Kafes Arkasında" eserlerin­den birkaçıdır.
Dönemin ilk manzum piyesi "Baykuş" Halit Fahri Ozansoy ta­rafından yazılmıştır. Sanatçının, bu dönemdeki tiyatro yazarları arasında önemli bir yeri vardır. Onun tiyatro eserlerinde, şiirle­rinde olduğu gibi hüzün ve mistik temalar ağır basar.

Halit Fahri Ozansoy, asıl kişiliğini şiirde göstermekle birlikte Millî Edebiyat dö­neminde oyunlar da kaleme almıştır. Sanatçının ilk telif eseri olan "Baykuş" Darülbedayi tarafından sahnelenmiştir. Bu eser, Darülbedayi'nin sahneliği ilk manzum eser olması ve Ziya Gökalp'in etkisi ile tiyatroda da Anadolu'ya olan yönelişi yansıtması açısından büyük bir önem taşır. Oyunları: "Baykuş, Sönen Kandiller, Hayalet, Bir dolaptır Dönüyor, On Yılın Destanı, İlk Şair, Nedim" adlı eserleridir.
Millî Edebiyat döneminin ve Beş Hececilerin en önemli şairle­rinden biri olan Faruk Nafiz Çamlıbel, tiyatro ile de ilgilenmiş, manzum ve nesir olarak çeşitli oyunlar yazmıştır. "Akın, Cana­var, Öz Yurt, Kahraman, Ateş, Yayla Kartalı" adlı oyunları ile dikkat çekmiştir. Bu oyunları içinde, manzum olarak yazılan ve olayların "İstemi Han'ın kişiliği etrafında örgülendiği "Akın" sa­natçının önemli oyunlarından biri olarak kabul edilmektedir.

İbnürrefik Ahmet Nuri Sekizinci ise bu dönemde komedileri ve Fransızcadan yaptığı uyarlamalarıyla dikkati çeken sanatçı olmuştur. Eserlerinden bazıları "Gücü Gücü Yetene, Fırsat Yoksulu, Kısmet Değilmiş, Mavi Sakal'ın Sekizinci Karı­şadır.

Romanları ve hikâyeleri ile tanınan Aka Gündüz Millî Edebiyat döneminde çeşitli oyunlar da yazmıştır. Sanatçı, eserlerinde genellikle yurtseverlik temasını ele alıp işlemiştir. Başlıca oyun­ları "Yarım Türkler, Muhterem Katil, Mavi Yıldırım, Beyaz Kahraman, Yarım Osman"dır.

Bu sanatçıların yanında, bu dönemde tiyatro türünde az sayı­da da olsa eser veren sanatçılar vardır. Bunlar arasında Ömer Seyfettin "Mahcupluk İmtihanı"; Halide Edip'in "Kenan Ço­banları", "Maske ve Ruh"; Yakup Kadri'nin "Veda", "Sağa­nak"; Salih Zeki'nin "Mağara", "Hallac-ı Mansur" adlı eserle­ri sayılabilir.

Millî Edebiyat döneminde pek çok piyes yazılmış, Faruk Nafiz'in "Akın", Halit Fahri Ozansoy'un "Baykuş" gibi eserleri man­zum olarak yazılmıştır. Reşat Nuri ise "İstiklal" piyesini nesir (düz yazı) biçiminde yazmıştır. Bunun nedeni ise Reşat Nuri'nin romancı ve öykücü olması, Faruk Nafiz ve Halit Fahri'nin ise şairlik yönlerinin ağır basması olarak düşünülebilir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder